TRAFİK KAZALARINDA HUKUKİ SORUMLULUK VE TAZMİNAT DAVASI

You are currently viewing TRAFİK KAZALARINDA HUKUKİ SORUMLULUK VE TAZMİNAT DAVASI

Trafik kazalarının sonuçları insanları hem maddi hem de manevi yönüyle etkilemektedir. Araç ve bedensel zararları oluşturan bu tür kazalar, yaralanmalardan dolayı tedavi masrafları da meydana getirmektedir. Ayrıca ölümle sonuçlanan trafik kazaları, insanları manevi açıdan etkilemekte ve uzun dönemli psikolojik sorunlar yaratabilmektedir. Dolayısıyla bu konular, kaza sırasında sorumlu olan tarafın belirlenmesini gerektiren önemli hususlardır. 

Trafik kazalarından kaynaklı sorumluluklar, cezai ve tazminat sorumluluklarını kapsamakla birlikte kazaya yönelik bilgiler trafik kazası tespit tutanağında detaylı düzenlenmelidir. Bu konu, sigorta şirketlerinin sorumluluklarını trafik kazalarına hukuki açıdan dâhil etmektedir. Trafik kazalarının neden olduğu sonuçlara göre; ölümlü, yaralanmalı ve maddi hasarlı olarak sınıflandırılması, trafik kazalarının hukuki sonuçlarını etkilemektedir. Günümüzde her geçen gün artış gösteren trafik kaza oranları, büyük meblağlara neden olması dolayısıyla sonuçları yönüyle etkilidir. 

Trafik Kazalarında Düzenlenen Tespit Tutanağı’nın Hukuki Niteliği Nedir?

Trafik kazası tespit tutanağının düzenlenmesi işlemi, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu m. 83’te, “trafik kazalarına el koyma ve bilirkişilik” başlığı altında incelenmiştir. Tutanağın hazırlanması işlemi m. 83’te iki grupta inclenmiştir. Buna göre m. 83/a, “adli yönden gereği yapılmak üzere mahalli genel zabıtaca,” olacağı ve m. 83/b ise “Kazanın oluş nedenlerini, iz ve delillerini belirleyerek trafik kaza tespit tutanağı düzenlemek üzere de trafik zabıtasınca el konulur” şeklinde düzenlenmiştir. Kazanın sadece maddi hasarlı olması halinde kişiler arasında anlaşma sağlanırsa ve fiil başka bir suç niteliği taşımıyorsa adli kovuşturmanın yapılmayacağı yine Kanun’da m. 83’te belirtilmiştir. 

Trafik kazası tespit tutanağı hazırlama kapsamında genel bilgiler, kanunun 83. maddesinde, “Karayolunun trafiğe kapanmasına ölümlü ve hayati tehlike yaratan yaralanmalı kazalar neden olmuş ve bu kaza can, mal ve trafik güvenliğini etkiliyor ve başka bir yoldan geçiş verilemiyorsa Cumhuriyet savcısının gecikeceğinin anlaşılması halinde, gerekli işaretlemeler yapılıp araç ve ölüler kenara alınarak durum bir tutanakla tespit edildikten sonra yol trafiğe açılır. Trafik zabıtası, usul kanunlarına göre görevlendirilirse, trafik kazalarında bilirkişilik yapar. Trafik kazaları, kaza tahkik memurluğu, bilirkişilik ve bunlarda aranacak şartlar ile diğer esaslar yönetmelikte gösterilir.” hükmüyle belirtilmiştir. Buna göre tutanak, trafik kazasının can, mal ve trafik güvenliğini etkilemesi durumu dikkate alınarak düzenlenmektedir. Dolayısıyla hukuki niteliği bulunan tutanak, trafik kazalarında meydana gelen hasarları önlemede etkili bir faktörken uyuşmazlık durumunda dava konusu da olabilmektedir. Ancak tutanak, yargılama süreci için tek başına yeterli değildir ve kazaya ilişkin iz ve deliller, kamera kayıtları, görgü tanıkları gibi faktörler de dâhil edilerek dilekçe hazırlanmakta ve davalar açılabilmektedir. Bu süreçte alanında uzman avukatların desteği ise önem taşımaktadır.

Trafik Kazalarında Suçun Niteliği ve Cezai-Tazminat Sorumlulukları Nelerdir? 

Trafik kazalarının etkileri ve sonuçları açısından temelde kazaya neden olan kişi, taksirli suç işlemiş kabul edilmektedir. Bunun nedeni, kazanın öngörülemeyen ya da istenmeyen durum sonucunda yaşanması olup kazanın özel hukuktaki karşılığı kusur, ceza hukukunda ise taksir olarak görülmesidir. Cezai bir niteliği bulunan trafik kazaları, sürücülerin dikkatsizliklerine, trafik kurallarına uymamalarına, yol durumlarının kazaya neden olabilecek kusurlarına göre farklı nedenlerle yaşanabilmektedir. Dolayısıyla trafik kazalarının genel olarak suç sayılma nedenleri şu konulardadır:

a) Suç olarak kabul edilen kaza, karayolu üzerinde yaşanmalıdır.

b) Kaza, bir ya da birden fazla aracın karıştığı olay olmalıdır.

c) Kazayla maddi hasar oluşmalı ya da yaralanma ve ölüm zararı nedensellik ilişkisine dayalı doğmalıdır.

Trafik kazalarının meydana gelme şekli ne olursa olsun, cezai ve tazminat sorumlulukları 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda düzenlenmiştir. Hukuki sorumluluktan kurtulma ya da sorumluluğun azaltılması konuları genel olarak bu kanun çerçevesinde incelenmiştir. Buna göre trafik kazalarında cezai sorumluluklar, sürücünün trafik kurallarını ihlal etmesi sonucunda uygulanmakta olup kuralın türü ve ihlal nedeni, cezai yaptırımları belirlemede etkilidir. Bununla birlikte bu suç ve cezai nitelik, yayaların durumları da göz önüne alınarak değerlendirilir. Yayaların ani yola çıkışları gibi konular, cezai sorumlulukların nasıl şekilleneceğini gösterebilmektedir. Cezai sorumluluklar genel olarak hukuki açıdan para ve hapis cezasını kapsamakla birlikte trafikten men edilmesine neden olmaktadır. Örneğin ölümlü trafik kazasına karışan sürücü, asli kusurlu kabul edilmektedir ve sürücü belgeleri 1 yıl süreyle geri alınmaktadır. Ayrıca 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 85. maddesi, 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezasını öngörebilmektedir. Bu nedenle cezai sorumluluklar, kişiye önemli sonuçlar doğuran etkileri açısından sürücüyü etkilemektedir.

Trafik kazalarının hukuki sonuçlarından bir diğeri ise tazminat sorumluluğudur. Kazaların maddi ve manevi zararlarını gidermeyi amaçlayan tazminat, kazadaki kusurlu tarafın diğer tarafın mağduriyetini karşılama yükümlülüğünü ifade eder. Bu nedenle hem maddi hem de manevi tazminat davaları açılmakta olup sigorta şirketlerinin bu süreçte hukuki sorumluluğu bulunmaktadır. Sigorta şirketleri maddi hasarları karşılamada önemli bir yer tutar. Sigorta yükümlülükleri zorunlu trafik sigortası ve kasko sigortası şeklinde iki gruba ayrılmaktadır. Zorunlu trafik sigortası, araçların trafiğe çıkabilmeleri için zorunludur ve kaza sonrasında yalnızca karşı tarafın zararlarını karşılamaktadır. Kasko sigortası ise araç sahibinin yalnızca kendi aracının zararlarını karşılamaktadır. Bu durumlar sadece trafik kazalarını değil, doğal afet, çalınma gibi durumlarını da kapsamaktadır. Bu nedenle sigorta şirketlerinin hukuki sorumlulukları da trafik kazalarında önemlidir.

Trafik Kazalarında Tazminat Davası Konuları Nelerdir?

Trafik kazalarında tazminat konusu, kazanın maddi ve manevi etkilerini azaltmak amacıyla uygulanmaktadır. Tazminat davası, 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere yönelik hükümlerini kapsamaktadır. Bu kanun kapsamında açılabilecek maddi ve manevi tazminat konularından ilki, Borçlar Kanunu m. 53 ve m. 54’te, ölüm ve bedensel zarar kapsamında ele alınmıştır: “Ölüm hâlinde uğranılan zararlar özellikle şunlardır: 1. Cenaze giderleri. 2. Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar. 3. Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar. Bedensel zararlar özellikle şunlardır: 1. Tedavi giderleri. 2. Kazanç kaybı. 3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar. 4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.” Hangi konulara ilişkin tazminat talep edilebileceği maddelerde açıklanmakla birlikte tazminatın belirlenmesi ve manevi tazminat konuları ise m. 55 ve m. 56’da düzenlenmiştir: “Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz. Bu Kanun hükümleri, her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine ya da kişinin ölümüne bağlı zararlara ilişkin istem ve davalarda da uygulanır. Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.

Kanunun konuyla bağlantılı maddeleri incelendiğinde manevi tazminat talebi, Asliye Hukuk Mahkemesi’ne başvurularak yapılmalı ve hak ile menfaatlerin korunabilmesi için uzman bir avukattan destek alınması önemlidir. Ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminatların konu ve kapsamı, ölen kişinin desteğinden yoksun kalanların ihtiyaçlarını gidermeyi ya da ölüm anının hemen gerçekleşmesi veya daha sonradan gerçekleşmesine bağlı olarak masrafların o süreç için karşılanmasını ifade etmektedir. Bedensel zarar kaynaklı tazminatların açılması, sakatlık, yaşam boyu başkasına muhtaç olunması, geçici süreyle iş yapamama, tedavi ve iyileşme giderleri, hastane masrafları, kalıcı veya geçici psikolojik sorunlar gibi bütün süreci temel alan tazminat davası açılabilmektedir. Dolayısıyla maddi ve manevi tazminat davaları konuları farklı nedenlere ilişkin açılabilmektedir.